bildiğim kadarıyla bu tip ürünler demonte olarak değil de normal şekilde satılıyor.

ikeadan bunu değil ama benzer bir üçlü kanepe almıştım. minderler dahil hiçbir parçası demonte değildi. al evine koy otur yani, hazırdı.

benzer bir ürün gayet demonte geldi. kutularda yine ama bi kaç kutudaydı. kendimiz monte ettik evde. iki kişi rahatlıkla yapılır eliniz biraz alet edevat tutuyorsa. zaten montaj rehberi var, gerekli aletleri de çok kullanışlı olmasa da çıkıyor kutudan. sadece yıldız tornavida, pense gibi evinde olmayanı dövdükleri aletler olmuyor bazen.

birkaç hafta önce farklı bir modelde 3'lü kanepe aldım ikea'dan. eşşek kadar 2 tane kutusu vardı, toplamda 40 kilo civarıydı ağırlıkları da.

süngerlere kılıfları geçirmek yeterli oluyor. montajla uğraşmak istemezseniz -ki ben öyle yaptım- ikea'nın montajcısı hadiseyi tek başına 15-20 dakikada şak diye hallediveriyor. tam hatırlamıyorum ama sanırım 30 TL civarı bir şeydi montaj bedeli. ürüne göre değişiyor sanırım o fiyat.

izleyenine pek rastlayamadığım için yazıyorum:

the fall ve the man from earth.

www.imdb.com
www.imdb.com

timecrimes > www.imdb.com
chaser > www.imdb.com

konulari okumadan izlersen cok guzel olur, ozellikle timecrimes'i. bir de frequently asked questions about time travel var, adindan belli zaten icerigi. o da surada: www.imdb.com

bayılıyorum böyle anketlere:)

geçen zirvede bana önerilen bir film vardı. inglorious basterds gibi bir şey. tarantino filmi.

benim şahsi önerilerim:
-true romance
-trust
-bad liutenant

elli bi tane güzel film var. en azından bir kriter söylersen (çok bilindikler olmasın, avrupa sineması olmasın, son yirmi yılda çekilmiş olsun, dram olmasın, vs. daha mantıklı tavsiyeler yapılabilir.

alakasız türlerden iyi ki izlemişim dediğim filmleri yazayım:

no men's land (savaş ama farklı biraz)
wall-e (romatik komande)
usual suspects (tüm zamanların en iyi filmi bence)
300 (gaz, yüksek kalitede, hd mi diyorlar, blue ray mi işte öyle izlemek gerek)
one flew over the cuckoo's nest (jack nicholson)
broken arrow (klasik aksiyon, bir iki tırt sahnesi de var hatta. fakat christian slater ve john travolta da var)
the godfather 2 (tabi önce ilk filmi izlemek lazım. üçüncüyü izlemeye pek gerek yok)
jenna loves rocco (tarz belirtmemişsin, bu film kendi tarzının en iyilerindenmiş)

"Caotica Ana"

www.imdb.com

bu çok sağlam mutlaka izlemen lazım olağanüstü dehşet bir şey aman allahım hemen izle..

(bkz: oldboy)

bourne trilogy.

fight club,
v for vendetta,
mulholland dr.
donnie darko,
k-pax,
city of angels,
forrest gump,
lord of war,
mr & mrs smith,
seven pounds,
the book of eli,
the big lebowski

(bkz: candida )
www.imdb.com

bende geçen 24 te izledim çok güzel bir film.yanlız türkçe altyazısı yok ingilizce biliyorsan ingilizce altyazısıyla izlersin film ispanyolca.

sen nasıl filmlerden hoşlanırsın bilmiyorum ama ben dün 'iyi seneler londra'yı izledim. çok beğendim. kaliteli olmuş.

internet ile genel kültür yapan bir kişi gördüm ben gerisi yalan. açın kitap okuyun internetten gelişmiyor valla.

aç kitap oku favori yönetmenini bul kendine tüm filmlerini izle. avrupa sineması ağır geliyorsa aç imdb top 250 izle. her sabah en az 1 gazete oku. felsefe psikoloji vs.ye merak sal aç kitaplarını oku.

internetten freud'un muzaffer sherif'in zimbardo'nun kim olduğunu öğrenirsin deneylerini falan öğrenirsin ama özümseyemessin. açar kitaplarını okursan gayet iyi anlarsın.

internette her şeyin hazırı özeti var. bi yazarı araştırmak ayrı, kitabını okuyup yorumu kendinizin çıkarması ayrı. sonuçta internettekilerin çoğu başkalarının deneyimleri. kendiniz bu deneyimleri edinmeyi deneyin. yani internet gibi kolay kaynaklar size bir isim sunsun, gerisini siz araştırın okuyun gezin yapın öğrenin

kitap okuyarak gez.genel kültür istiyorsan biraz kendinden de ödün vermen gerekebilir bazı durumlarda.uçak kullanma seyahatlerinde tren kullan.

bir kitabı okuduktan, bir albümü dinledikten, bir filmi izledikten ya da bir şehre ilk defa gittikten sonra wikipedia'daki, sözlükteki ilgili başlıkları okuyorsanız doğru yoldasınız mesela.

merakli olduğun konuları internetten araştırabilirsin. ingilizce kaynaklar daha güvenilir.

insanın herşeyi bilmesi imkansız, kendine belli alanlar seç ve o alanlar üzerine kendini geliştirmeye çalış. Klasik kitapları oku, sıkıcı filan deme çünkü bir çağa ait izlenimleri en iyi klasik kitaplardan alabilirsin. İnternet ve gazete fasa fiso, manipülasyona açık iletişim araçlarından uzak dur. Seyahatlere, müzelere gitmeye çalış elinden geldiğince. İngilizce dışında yabancı bir dil öğren, almanca, fransızca, ispanyolca ne olursa. O dilde kitaplar okumaya çalış.
İnternetten uzak dur, gazetelerden uzak dur, ekşisözlükten de sadece film, müzik vb. gibi şeylere bak politika ve din hakkında yazılan şeylere sakın itibar etme, orda yazılan şeylerin çoğu çöp. Siyasi görüşünü, ideolojisini, kimliğini bilmediğin insanların saçmalamalarına göre belirleme, kimseden etkilenmeden kendi fikirlerini ortaya koymaya çalış.

@ free x 5

ekşi duyuru ile

merak et. ilk kez duyduğun ya da hakkında bilgi sahibi olmadığın her şeyi öğrenmeye çalış. zamanla bazı konular sıkıcı bazıları zevkli gelmneye başlar. sana zevkli gelenlerden devam et.

bi de arkadaşlarınla trivial pursuit oyna :p

Kitap oku.
Seyahat et.
İnsanlarla konuş.

henüz öyle bir yazılım icat edilmedi.. yine de:

translate.google.com.tr

hiç biri seni tatmin etmeyecek ama babylon da kötünün iyilerindendir.

Google'ın ingilizce-türkçe çevirisi sana cümlenin ne demek istediğini anlatan, ama gramer açısından katledilmiş cümleler verecektir. Lakin arkadaşların dediği gibi; otomasyon çeviri konusunda daha iyisini bulman lazım değildir...

O tarz hic bir programla tatmin edici sonuc alamazsın... Yine de bir bakayım diyorsan aşağıdaki link'te çeviri programları hakkında bilgi var.

(git: www.ceviripazari.com)

oha! 30/40 küsür maç'ın hepsini mi bilmiş?
ya iddia ne diyor bu olaya?

en.wikipedia.org

almanya maclarinda yaptilar sadece ve hepsini bildi

bu dünya kupasında almanya maçlarının tümünü bildi. geçen senelerde de biliyormuş. sadece euro 2008 finalini bilememiş sanırım. tahminlerini şu şekilde yapıyor:

yaşadığı akvaryuma üzerlerinde ülke bayraklarının bulunduğu iki kutu indiriliyor. her kutuda bir istiridye var. ahtapot kutuları dakikalarca kokluyor, inceliyor. sonunda yalnızca bir tanesinin içindeki istiridyeyi yiyor. o kutudaki bayrak da kazanıyor.

bu olayda benim anlamadığım, kendi halinde akvaryumda yaşayan bir deniz canlısına hangi sapık ilk kez maç tahmininde bulundurmak istemiş ve bu kutulu tahmin prosedürünü bulmuş?

hocam insanlar bay tahmin'den tuyo alip bahis yapiyor ahtapota bakip yapmislar cok mu?:))

bu hayvan beraberlikte ne yapıyor bilen var mı?
yoksa almanya elemelerden bu yna hiç berabere kalmadı mı?

ben de hazır çorba ya da puding yapacağımda, poşetleri köpeğimin önüne tutuyorum, önce hangisini koklarsa onu yapıyorum.

accaip isabetli çıkıyor, çok beğeniliyor.

rüyamda gördüm ilk yari ispanya mac sonu ispanya 2-1 biticek ilk golu villa aticak
tutarmi bilmiorum ama rüyama 1 tl basicam sanirim :D

bence alt biter ilk yarı 0-0 ikinci yarı almanya iki tane atar goller klose ve podolski'den gelir (sallamanın ötesine geçtim artık)

turnuvadan önce iki takım ismi verdim hollanda ve almanya. bu takımların tüm maçlarına galibiyet oynayacağım turnuva sonuna kadar diye de ekledim. şu ana kadar harika gidiyor.

Uruguay karşısında holladnaya yine çok güveniyordum ama bu kez Almanya için hislerim kötü.

Kesinlikle kötü oynamayacaklar onu baştan belirteyim. Ama içimden bir his bu kez almanyanın başına bir talihsizlik gelecek diyor.

Ben yine sözümü tutup almanyaya bağladım paramı ama 0-1 ispanya içime doğan.

4-0 Almanya kazanacak.

bende 2 lira ilk yarı 1 maç sonucu 2 oynıycam..
ama yuklu hangı oyuna gırceksın dersenız
tabiki ispanya..
güçlü ortasaha = güçlü takım
ispanya, almanya'yı yine yenecek..

ilk yarı 0-0, maç sonucu 0-1 ispanya gol dakika 67 david villa

ah tam 67:04 te vurdu villa ama zayıf kaldı

aha da geldi gol 4 dakika ile kaçırdım

maçı skoruna kadar veren bahisin ve bahisçinin dostu ahtapot leto iyi geceler diler :)

bir de canon'un servisi pahalı mıymış ya da uğraştırıcı mıymış öyle dedi biri. aydınlatırsanız iyi olur, tamiri servisi falan da kolay olmalı. dediğim gibi, yıllarca kullanmak istiyorum.

çok da iyi değil doğrusu. o fiyata daha iyi makineler alınabilir. yanlış görmediysem ya da yanlış yorumlamadıysam pil kullanıyor ayrıca; uzun vadede kullanım için "pil" kullanan makineler tavsiye edilmez pek. bataryalı bir seçim çok daha mantıklı her zaman. aynı fiyat aralığında panasonic var mesela; hatta link de verelim;


www.ereyon.com.tr

arasındaki en temel farkları da sıralayayım, daha rahat kıyas yapabilin;

canon 10 mp - panasonic 12 mp
canon 4x optik zoom - panasonic 5x optik zoom
canon 24 mm açılı lens - panasonic 28 mm geniş açılı lens


bunlar dışında video kayıt muhabbetinde önemli bir fark var; canon VGA (640x480) kaydederken, panasonic'in bu modelinde HD (1280x720) kayıt imkanı var.

bunlar dışında ikisinde de yüz tanıma, akıllı çekim modu vs gibi opsiyonlar mevcut. çok farklı değiller.
sony'nin de güzel modelleri var, onlar da düşünülebilir. ama uzunca bir süredir dijital makineler ile ilgilenen birisi olarak fiyat/performans/özellik konusunda panasonic şu aralar atakta.

verdiğiniz linkteki canon için o fiyat biraz fazla gibi.

servis konusunda, piyasa içinde birbirinden çok farklı olmuyor servis ücretleri. öyle arada tercih sebebi olabilecek fiyat farkları olmaz; ama uğraştırma konusunu tam bilmiyorum canon ile ilgili.

şöyle bi gerçek var ki system of a dawn olunca "bi çöküşün sistemi" yerine "bi şafağın sistemi" oluyor. dolayısıyla anlam buz pateni yapıyor. onun dışında grubun 2006'da dağılmış olması bir diğer gerçek. kazandıkları paraları nasıl değerlendiriyorlardı bilmiyorum ama holy mountains adlı bi parçaları var,orda türkleri çeşitli şekillerde (hiç hoş değil) itham ediyorlar.

Başlıkta typo var. "system of a dawn" -> system of a down.

Soruna gelince, üstü kapalı laf bile sokuyorlar parçalarında. Irkçı pezevenkler. Gene de güzel parçaları var dinlemeden edemiyorum.

neyin zamanı geldi? soad dinlemenin ve dinletmenin mi? evet bence de.

ermeni gruptu bu, vokalisti türkiye doğumluydu. arada türklere karşı ırkçı söylemleri, sözleri falan olurdu. türkiye'de konser vermediler bu yüzden. hakkındaki çoğu söylenti de doğruydu. müzik olaraksa şu an itibariyle kulağa fazla teenage müziği geliyor. mtv destekli tatlı su metalcileriydi. bir modaydı geldi geçti..

adamlar ermeni ve turkiye'nin de ermenilere yaptiklari var.

ne yapsinlar, gelip turkiye'de konser verip turkce mi konussunlar, bayrak mi assinlar?

irkci denmis, pezevenk denmis adamlara bir de.

mukayese açısından bizden de bir örnek vermek gerekirse;
(bkz: plan yapmayın plan)

ihtiyacı olanlara maddi yardımda bulunsun. en büyük ve mutlu eden hobi :))

Golf?

fotoğraf çekmek, bir başladı mı doğa yürüyüşlerine de başlar. gruplara katılır, gezilere gider. oh mis.

(bkz: maket ucak)

enstruman çalabilir bu arada, piyano ve çello hoşa gidecek türden bence

go,jenga,puzzle,maket uçak,maketçilik.

(bkz: scuba)
(bkz: shotokan)
(bkz: fotoğraf)

tenis

Latin dansları!!

Hem durağan değil, -mesela grafik dizayn gibi bilgisayar başı işi değil- hem çok yorucu değil, -günde bir iki saatten kimse ölmez, hamlamaz- hem çabuk sonuç verir, -biz arkadaşlarla 3-4 ders sonra gayet dans ediyorduk- hem ultra eğlenceli -uygulamadan bilemezsiniz- hem de kısa zamanda nezih ve yeterli sayıda insanla tanışma vaadi var!

Önerime gelince muhakka salsayla başlanmalı. İlk akla tango geliyor belki ama salsa çok daha kendi kendine geliştirilebilir ve çok daha özgür bi dans. Ama favorimi sorsalar dans edecek ortam bulmak belki zor olur ama...
PASSA DOUBLE derdim.

Kendi yaptıklarımdan örnek vereyim medeni halim hariç arkadaşla aynı özelliklerdeyim.

RC hobisine başlasın. Helikopter kolay değil yalnız ondan başlamasın. RC Araba tavsiye ederim. Araba derken off road olanları tavsiye ediyorum tabi.

Havalı tüfek. Atıcılık hobisine başlamak için en uygun yol. Yaylı tüfek edinsin kendisine en ucuzundan ve güzel pelletler alsın. Atışa uygun yeri de varsa çok güzel bir hobidir. Yaz günü iyi yapılır ama gölgede. Hayvan falan vurmasın lütfen yasak.

ATV. Bir tane 4x4 ATV alsın. Plakasız alsın mümkünse römorkla falan doğaya götürsün. Adrenalinin dibine vuracaktır.

Fotoğrafçılık: Çok gezmesi lazım. Seviyorsa gezmeyi süperdir.

Hedeflediğim hobilerden:
Yamaç paraşütü
Normal paraşüt :)
Model Uçak Pilotluğu
Tekne kaptanlığı ehliyeti alarak boğazda seyrüsefer..
En uçuğu ise pilotluk elbette..

tenis, yüzme, golf en mantıklıları. poker de oynayabilir ama o bizde kumar olarak görülüyor hobi olarak değil.

daya playstation'u gitsin.

-Bob Ross tekniği ile resim yapsın.

-Bu tarz getir.net gemi maketi yapabilir.

-Satranç kursuna gitsin.

evi seviyorsa;

-enstrüman edinsin, iyice öğrenmeye heves ederse hoca çağırsın.
-sosyalleşsin, ev partileri versin, masaüstü oyun günleri yapsın.
-kendini puzzle'a versin.
-kendini makete versin.
-ilgisi varsa resme ya da el zanaatlarına bulaşsın.
-evlensin.

yatçılık - beklesin ben de geliyorum... :)

her ne kadar genelşde bizde hobi olarak görülmesede, playstation ve online oyunları kesinlikle denemeli.

drama kurslarını bi araştırsın derim. tiyatro değil yaratıcı drama. yani oyle yetenekle falan ilgili değildir drama. bi denesin bence.

(bkz: dota)

bir japon atasporu olarak,kendo

171 - 2
172 - 1
derim ben

171-0

172 - 1

171 iy0
172 alt

uruguay bence ilk yarıyı alır, maçı da alır.

171 üst
172 alt

iy/ms

171 - X/2 (4.00)
172 - 2/X (12.00)

1'e 52 oran kaçmaz.

@amuzende

bu çok riskli ama :)

@tabudeviren

Bir kere de risk al kaybet.

171 1/x
172 1/1

1'e 45,5 veriyomuş bu da. ilk yarısız oynarsan 1'e 5,7.

@amuzende

zaten hep kaybediyorum :)

uzun vadeli turu kim geçere oynamak daha mantıklı gibi. bir kontrol et derim

hollanda yener. hatta ezer.
gana yenilmez. hatta 70. dakikaya kadar gol yemezse, 70ten sonra alir maci.
az misli ve az riskli oynayin. maclari stressiz izleyin, kaybetseniz de zevk almis olursunuz.
opt. ok kib bye.

171 üst
172 0-2 çifte şans.

ahahaha sadece numbernine tutturmuş. helal olsun.

ben de tutturdum hoca ayıpsın, sağlam da yatırdık güzel para geldi.

12.00 'lik oranı tutturdum. 4.00'lık olmadı. adi brezilya.

en.wikipedia.org

bi de mısır kedis mi ne vardı sanki

devon rex

sfenks kedisi. türkiye'de sadece antalya'da birinde vardı, dişiydi. şu anda kaç kişide var bilmiyorum..

Yanıtlar için teşekkürler

grubun myspace deki sayfasına baksan?

yok bana popüler parçalarının listesi lazım. 1-2 parçası değil. lastfm deki gibi.

last.fm'den bak işte. ben öyle yapıyorum. niye güvenmiyorsun ki oraya?

ares ya da emule'de arama yap, en üstte çıkan sonuçlar en popüler şarkılarıdır.

Bozmazsın da TR ye de geliyor aynı çakmalar. ebayden alıp beklemeye gerek var mı bir bakmak lazım. bazıları garantili falan oluyor hatta.

replacement yazıyorsa üçüncü parti üretimi yedek parçadır. bir nevi çakma evet. ama kötü olduğu anlamına gelmez, ürünün orijinal yedek parçasından daha kaliteli replacement'lar da oluyor bazen. ama bence de alacaksan türkiye'deki cep telefonculardan al. çakma parçaların da bir piyasası, iyisi kötüsü var. en azından iyi mi kötü mü daha iyi anlarsın.

türkiye'de de var ama buradakiler harbi çakmaları bile orijinal diye satıyorlar. "çin orijinal" diye bir jargon oluşmuş. orijinal ama çin malı hesabı. ya da her neyse. adama bu orijinal mi diyorsun, orijinal diyor. ama olmadığı belli. ısrar edince "çin orijinal onlar" diyor. ben nasıl güveneyim buradakilere. taa hong kong'dan yollayan ebay satıcıları daha dürüst geliyor bana niyeyse.

yani telefonu veya garantisini elimize alır mıyız?

eğer şişme yapıp patlarsa telefon garantisinin geçerliliğinden önce kendi garantinizin olup olmaması önemli. 3 kuruş az vermeye değmez bence.

Film sessiz değil.

vlc player da, sesi olduğundan yüksekte dinleme şansı vardı galiba. bir de onda dene bence. yoksa yeniden indir. sessiz film değil tabi ki:)

center kanalı bi şekilde stereo çıkışa dağıttırman lazım sanırım. ezberden bilemiycem şimdik nasıl olduğunu. başka film olsa yanıt vermezdim ha :D

bbrip'lerde bazen ses sorunu oluyor. bu sorunu aşmanın en iyi ylu ve en sorunsuz ve kaliteli film izleme yolu vlc player indirip onunla seyretmektir.

bi dakika.. ben de bu filmi sessiz izledim? sessiz değil miydi?

farklı media player'lar dene.
ben bs player'da sesi çok çıkmayan bir filmin km player'da çok rahat izledim

önce windows media player ile denedim ses vardı. ama altyazı olmadı tabi. sonra gom ile bir daha açtım. bu sefer ses geldi. dosyanın keyfine göre sanırım.
@sir gawain hadi başlarda diyalog yok da ortalardaki diyalogları da mı sessiz izledin?

adam ölürken biraz ses çıktı onun haricinde ses yoktu.

:p ya neyse sen bana bakma, film sesli tabii ki. ben olsam çoktan başka bir sürüm indirmeye başlamıştım bile.

dvd'si var bende filmin.
bi defa taktığımda senin sorununu yaşamıştım, başlardaki sesler çok az geliyor ve insanların sesi gelmiyordu. dvd player'la 5 dakika boğuşmamın sonucunda (kumandadaki bütün tuşlara basmak, menudeki bütün ayarları kurcalamak) normal haline döndürebilmiştim.

(bkz: bursa'da gidilecek yerler)

bursa'yı yeni öğrenmiş ve gezmiş biri olarak en beğendiğim aktivite inkaya çınarında kahvaltı yapmak oldu. oraya gitsinler, güzel biyer.

mudanya'da mutlaka balık yesinler. unutamıyorum oradaki balıkların tadını :)

kuyruğunu kopartip çiğ olarak tüketebilirsin. foçada komando eğitimi sırasında dağa çıkınca bulduğumuz zaman iyi bir öğün derdik.

kaç.

evcilleştir.

öldür nolur nolmaz. ya da takip et, mutlaka maşa olarak kullaniliyodur, olayin esas kahramanlarini bul toptan yok et.

evi ilaçlat.

akrebin yalnız gezmediği, daima eşi ile gezdiği gibi bir geyik vardır. o bakımdan dikkatli ol, evde en az bi tane daha olabilir.

montla sıç.

akrep eşle falan gezmez, hatta yamyamdır yani aç kalınca yavrularını yer, eşini de yer...
ama bir akrep varsa, mutlaka başka akrepler de vardır, tıpkı hamam böceği gibi, sinek gibi...

ne yapacağına gelince; paran çoksa evi ilaçlattır, fazla paran yoksa da ister öldür, istersen de görmezden gel... ben öldürmüştüm bir tanesini, sonra bir tane daha gördüm, kalkıp öldürmeye üşendim, alışmıştık sonra birbirimize...

valla artık evde kışlık sportif çorapla geziyorum odama giremiyorum aşırı mağdur durumdayım

onu öldürmek zorundasın :( acaba şöyle olur mu...eğer elektrikli süpürgeniz torbalıysa en yüksek vakum ayarına getirip çek onu, ama makinayı hemen kapatma içeri gittiğinden emin ol. sonra o toz torbasını makinadan çıkart, çöp poşetine koy, ağzını bağla ve git at. ben arkadaşımın evine sızan sert kabuklu baya iri bi bahçe böcüğüne bu yöntemi uygulamıştım.

akrebin etrafına ateş yakarsan kendi kendini sokarak öldürür derler

not:denemedim

zeytin yağının içine atılırsa yağa karışan akrep zehri panzehire dönüşüyor diye biliyorum. ama ne kadar doğru bilemem.

şu olabilir mi?

www.imdb.com
en.wikipedia.org

30 km için araba mı istiyorsun? o fiyata araba bulabileceğini sanmıyorum ama çok güzel bisiklet alırsın, 30 km de öyle çok değil. bisiklet düşün bence.

o paraya sıfır motur alırsın. araba bulmak zor. bulsanda okul-ev arası ayda anca 10gün gidersin 20gün sanayide geçer.

ikinci el scooter bak o paraya, daha mantıklı. o paraya alacağın araba rahat vermez, yolda bırakır.

asya motor as 125t modeli bi scooter var, scooter olmasina ragmen cok guzel gorunuyor. sifiri 1800tl civarinda, ikinci elini cok daha uyguna bulabilirsin.

500-1750'ye de araba bulursan da alma.

elbetteki asya 125t

üzerine 100 lira masraf yap, canavar gibi olur.

1000 liraya anca hurda anadol veriyorlar. nerede yaşıyorsunuz? liseliyiz galiba diyeceğim piyasaya bir bakın. Bir arabayı elde tutmanın maliyeti yıllık 2 bin liradan başlıyor zaten. Benzini, bakımı, pulu, otoparkı, kaskosu, yıkatması vs derken.

motor al, o paraya araba değil de tabut alırsın.

Arkadaşım, o paraya alınan arabaya binilmez, insanın canı her şeyden değerli, sen kendi canını böyle bir arabaya asla emanet etme. Hadi diyelim bu tehlikeyi göze aldın, ama bi de bu araba sürekli bozulur, seni yolda bırakır. Bence hiç girme bu işlere, toplu taşıma araçlarını tercih et.

valla bak bisiklet al. insanlar artık bisiklet tercih etmeye başlıyor. spor olur hem zinde kalırsın. benzin neyin ödemezsin. al bi tane şehir bisikleti oh mis. 30 km yol mu hacı.

bisiklet neyine yetmiyor.

habeşistanda yaşıyor arkadaş galiba. dostum orda bir 4 tekerlikli araç alabilirsin belki ama türkiyede bu paraya ancak iki tekerlekli bisiklet alırsın (motoru yok)

diğer türlü ayağını yerden kesmek istesen yani bir escorta gitsen o para bile ancak tek gecelik ayaklarını yerden keser:)

o tarz para ile alacağın araba 80 km X 250kr= yaklaşık 20 tl 20 gün gitsen okula eder 400 tl kafadan aylık 150 de arabaya masraf koy 550 etti sana hayrına bile araba bulmuş olsan sadece gideri 550 tl 30 km uzakta 200 250 arası ev yada oda tutup sana kalan zaman paha bçilemez

gelelim bisiklete 30 km olsa bile kafadan 1.5 saat 1.5 da dönüşü 3 saat e buda mekanik bi sorun çıkartır elbet hadi çıkarmadı yağmuru soğuğu karı kışı bence sen bu wsevdadan vazgeç :) okuma

O aralıkta fiat bis bulabilirsiniz. Vergisi az, çok az yakıyo. Ama temiz, bakımlı bulmak zor.Temiz olmayınca da ufak ufak baya masraf çıkarıyor.

herkes dalga geçmiş ama ben mantıkla yaklaşayım. 2000 TL bütçeniz olsa belki bakımsız wos bulabilirsin. fakat benim tavsiyem bir sene idare edecek bir araba için 6-7 bin TL gözden çıkartmanız gerekir. fakat yine de dünya sürprizlerle dolu: www.sahibinden.com?

yine lada samara da bakabilirsin.

sevgili andorei bu fiyata düşündüğün araç

1) fi tarihi, külüstür modeli olur

2) bu arabanın günlük 80km'ye minimum masrafı 20TL tüplü ise (motorları eski olduğu için 13-15TL'ye mal olur. kaba bir hesapla haftalık 100 aylık 400tl ödersin

3) sanayi 2. evin olur. minimum kaportaya 10-20 (ufak rötuşlar ve çıkma bulduğun parçaların takılması, maximum 700 800tl de motoru eline alırsan ödersin. ayrıca bu fiyata alacağın araçların %90'ı muayenesiz olacaktır.

4) yola çıktığın süreler mutlu, yolda kaldığın süreler derbeder olursun.

üstte arkadaşlar belirtmiş scooter tarzı bir motosiklet işini ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında çok rahat görecektir.

bu fiyata alabileceğin arabalar ne yazık ki 1 e alınıp 3 masraf ister.

belki en uygunu bulabilirsen samara ya da serçe olacaktır. taksi çıkması şahin falan da bulabilirsin ama tavsiye etmem...

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

artı olarak mayıs başında izmir'e gittiğimde elektrikli bisiklet kiralamıştım. scooter gibi görünüyorlar ama prize takıp şarj ediyorsun. full şarj ile 50km yol alabiliyor ve hesaplı. full şarjı 2tl mi neydi. fiyatları da 1.000 civarında. ama internette araştırırsan millet bisikletlerine de elektrik motoru takabiliyor. çok daha ucuza mal edebilirsin.

Motosiklet al diyenleri onaylamamışsınız ama en mantıklı lafı onlar etmiş. Deli gibi motor bilginiz yoksa o fiyata araba almayın, mutlaka bir yerinde sorun çıkacaktır eskilikten. Neredeyse her hafta bir parça değişimi parasını da düşünmeniz lazım. O fiyata "kız gibi" araba bulmanız imkansız.

şu elektrikli motor mu bisiklet mi artık neyse ondan al, ne vergi ne ehliyet derdi var,

o paraya adam gibi bi scooter bile alınmaz. vazgeç bu sevdadan.

o fiyata sifir iphone olmaz. kesin bi pislik vardir.

şaka bi yana, kablosunun beyaz olması gerekiyor en basitinden, bu çin malı iphone bence de, kutusu bile bi garip geldi.

çakmalara dikkat edin yeter.

kablodan uyanmam gerekirdi. çok teşekkürler :)

bariz cakma, goruntusu cok kaba ve denildigi gibi kablosu siyah.

bu arada sahibindende pek cok cakma apple mali var sikayet etmeme ragmen hicbirsey yapmiyorlar. daha once cin mali macbook air satiyordu adam filan.

ablamda var bundan.
benimki ile yan yana getirdigimizde cok cok uzaktan anlasilmasa da, yakinlastikca anlasiliyor her sey : )

uzak durun derim.

hatırladığım kadarıyla bu sitede siz ücreti siteye ödüyordunuz daha sonra beğenmezseniz ücreti geri alıyordunuz. öyle yapsana, o sırada da telefonu bir bilene gösterirsiniz. :))

kesinlikle orjinal değil sleep butonu bambaşka orjinalinde.

çin'den geliyor bunlar. arkadaşım da bir ara toplu miktarda getirmeye niyetlendi araştırdık epey oradan biliyorum. çin iphone'una göre fiyatı pahalı ayrıca.

yanında kalemi falan var :/

kasanın renginden ve ekranın genişliğinden zaten kendini belli ediyore.

beyni kizartir bunlar.

vardir.saka malzemeleri satan oyuncakcılarda bulabirsin

deniz maymunu gibi bisey derken?

canli bisey degil bu dedigim anlatabildim di mi : )

icinden cikan oyuncak deniz maymunu oyuncagi mi, demek istiyosunuz. türlü türlü seyler vardi hatirliyorum. her haptan baska bir oyuncak sünger sekli cikiyodu.

bunlar belki de sıkıştırılmış süngerlerdi, kaynadikca genlestiginden zort diye cikiyordu. daha kimyasal bisey hayal edemiyorum. zararlidir zira o yasta cocuga oyle bisi. cok miniktim cunku

yok yahu, cansız tabi... var öyle şeyler de, nerelerde gördüğümü hatırlamıyorum.

edit: bi milyoncu? (bkz: #15634378)

ben de şöyle bir şey hatırlıyorum. kapsül gibi bişey vardı suya koyardık (soğuk suya) günlerce beklerdik önce kapsül erirdi içinden bi şey çıkardı o büyürdü büyürdü büyürdü.. benden kertenkelemsi bişey çıkmıştı, küvette büyütmüştüm. abartmiyim ama hap kadar şey 10 cm boyunda sünger kertenkele olmuştu. hatta geyiğini yapıyoduk olum bunu yutsan sıçtın midende büyüdükçe büyür ameliyatla alırlar falan diye. dediğin şey bu mu? eğer buysa ben de hayal meyal hatırlıyorum. hiçbir yerde de bulamazsın bence..

@kobuzchu kiz

deniz maymunu benim bildiğim minik gammaruslara benzeyen küçük su canlıları. toz halinde satılıyor, tuzlu suya atıyosun, yumurtadan çıkıp ziv ziv gezmeye başlıyolar.

galiba sir gawain'in dedigi seydendi o.
acaba isitmiyoduk da, normal suda mi bekletiyoduk.

ama suya koyup bi sure izleyip bekleyip sonuc aldigimizi hayal meyal hatirliyorum.

neyse belki bulan cikar bi gün.

visible in the dark

böyle fosforlu anlaminda kullanilacaksa "glowing" olabilir.

ikisi de doğru, fakat ikisi de değil...

yani neden bilmiyorum, ama bi şekilde karanlık olunca da kendiliğinden görünen diyebilmem lazım.

fosforlu değil, zira öncül de olsa bir ışık kaynağına ihtiyaç yok
visible in the dark değil, onun bi lafı vardı, neydi onu arıyorum.

observable in dark : )

Luminous de hocam, bu anlamada kullanılır. üşenmedim sözlük anlamını da koydum :)

Something that is luminous shines or glows in the dark. The luminous dial on the clock showed five minutes to seven

fluorescent
luminous

mırıldanıp kaydedip upload etsen bir yere?

öyle bir imkanım yok, ah olsa.

bu verilerle hayatta bulamazsın o şarkıyı benden söylemesi. ama şarkı dediğin gibi eskiyse ve bir reggae klasiğiyse belki şu listede vardır:

digitaldreamdoor.nutsie.com

sublime - santeria imiş aradığım şarkı. geçen yaz boyu arayıp tesadüfi denk gelmiştim. yaptığım tarife bakıyorum da, zormuş hakkaten böyle bulmak. bu arada sir gawain'in verdiği linki tavaf etmiştim şimdi hatırladım.

adliyede sabıka kaydı, ilgili bölümde tak tak diye arka arkaya veriliyor. bunu sormak için bile zaman tanınmıyor, istanbul'da. ama muhtemelen yabancı dilde alınamıyordur. onu kendiniz ing. çevirebilirsiniz ama nereye vereceğinize bağlı. bir özel şirkete mesela verecekseniz, olabilir; ama resmi bir kuruma verecekseniz, yeminli tercümandan çevirtmek gerekebilir. vereceğiniz, yere sorarsanız, bu sorunu çözebilirsiniz. kolay gelsin. ha yine de adliyede bir öğrenin bakalım, ingilizce veriyorlar mı, diye, sanmıyorum ama.

sanırım yapılabilecek şey sabıka kağıdı alıp noterde çevirisini yaptırıp onaylatmak. noterler böyle bir iş yapıyorlar mı tam bilmiyorum ama. metini biri ingilizceye çevirir gidersiniz notere bakarlar doğruysa onaylarlar gibi de olabilir belki. direk ingilizce kayıt verilmiyor sanırım.

vize içinse, çevirtip notere onaylatmanız gerek. en kolayı herhangi bir çeviri bürosuna verin. onlar hem çevirip hem de notere onaylatırlar.

Eger kaydiniz yoksa adliyeden Ingilizce / Fransizca / Almanca alabiliyorsunuz.

ankara'da sakarya'daki "adli sicil müdürlüğü"nden, alınabiliyor(adliyeden verilmiyor). yardımlar için teşekkürler.

paranormal activity

rec / rec 2

the fourth kind

the shining

isolation

the others

poltergeist

seç beğen al :P

blair witch der geçerim

ama son izlediklerim arasında trier'in antichrist'ından epey korktum ben. benzer, hatta daha fazlasını rabbits'de de yaşamıştım. kendisi halen, izlerken en çok korktuğum film ünvanına sahiptir. farklı bir korku anlayışım var belki de.

(bkz: freaks)

(bkz: coming soon)

yazdığın isimler arasında ambient'dan ziyade new age, world music yapanlar var. sigur ros desen post rock demek daha doğru.. bir tek amethystium'a ambient diyebilirim bunlar arasında. benim için ambient elektronik müziğin bir alt türüdür ama senin ambient'dan kastın farklı sanırım. bana ambient desen aklıma aphex twin gelir, boards of canada gelir, biosphere gelir. vangelis gelmez.

dünya olarak yeni müzik trendimiz, atmosferi sağlam her müziğe "ambient" etiketini yapıştırma modasından nasbini almışsın galiba. sen en iyisi türden ziyade belirli bir sanatçı adı söyle, ona benzer sanatçı ismi verelim biz de sana.

ama kitaro, enigma falan seviyosan karunesh'i önerebilirim mesela.

saf ambient demiyorum, ki var mı öyle birşey acaba. last.fm'den bu sanatçılara bakarsanız ilk beş etiketinde ambient yazar.

iyisimi siz yazdığım sanatçıların tarzına yakın müzik icra eden sanatçı tavsiye edin. pliz

(bkz: conjure one)

Brian Eno'yu seversiniz gibi geliyor.

Önce nasıl bir tarzı olduğu ile ilgili bir örnek vereyim:
www.youtube.com

Seviyseniz aşağıdaki albümlerini öneririm:
Discreet Music
Ambient 4: On Land
Apollo: Atmospheres and Soundtracks
Ambient 1: Music for Airports

Bir de Alvo Noto ile Ryuichi Sakamoto'nun 2 albümlük ortak bir çalışması var çok sevdiğim...

Önce bir örnek vereyim:

www.youtube.com
Sevdiyseniz albümlerinin isimleri:
Vrioon
Insen

tineye.com'da arattınız mı? =)

memonkeygirl.files.wordpress.com
i30.tinypic.com

daha büyüğünü bulamadım.

büyük halini bulamasam da adını öğrenmiş oldum. pick of the crop'muş adı. ressamı da aslında tanıyorum. gil elvgren. ama bu resmine daha önce rastlamamıştım hiç. teşekkür ediyorum cevap verenlere.

ben de şunu buldum en büyük ve düzgün olarak:

www.thepinupfiles.com

koçtaş, bauhaus, tekzen bilimum yapı markette ucuza bulursun.

bimde 2 kişilik otomatik çadır var.alanlar çok övüyor.tanesi 40 liraya falan geliyor.her bim'de bulma imkanın yok maalesef.

migrosta 5 kişilik çadır 50 tl.

ev ataşehirde'yse kozyatağı bauhaus'a ya da optimum koçtaş'a git. fiyatlarını bilmiyorum ama çok seçenek oluyor.

karaköyde bir sürü av malzemeleri satan yer var. cok magaza ve aynı bolgede. ben göz at derim. st benoit yanı ve bir alt sokaginda epey var.

real de 49 liraya gördüm geçen gün.

www.decathlon.com.tr

şöyle birşey var. decathlon da 60 liraymış. onun dışında her türlü çadır çeşidini bu mağazada bulursunuz sanırım. ben henüz gitmedimn ama forum istanbul'da devasa bir şubesi açıldı.

elini sallasan avmye çarpıyor istanbulda, altında araba da var...
git herhangi bir carrefoura, migrosa...

üçgen masa takvimini mi diyosun? bende hiç kullanılmamış bi tane var, gel vereyim :p

neyden mezun oldugun önemli.

baştan başla.

kep fırlatcaksın.

BoxCarRacer +1

tıp oku.

ailenin yanına dön.

grafik tasarım
kep fırlattım,diplomayı aldım o işler bitti.
vallahi yazık bize..

kaldırıma otur bi sigara yak aga kolay diil 4 senenin yorgunluğu.

sigara kullanmayınca işte..
yemeğe sardım bende habire yemece

Grafik bölümü şöyledir; Gece yarılarına değil sabahlara kadar fazla mesai yaptıracaklar. Alınan üç kuruş fazla mesai ücretiyle o saatte taksiye binilip eve dönülecek. Sabah kalkıp işe gideyim mi yoksa istifa ettiğimi telefondan mı söylerim derken ikisi de yapılmadan tekrar uyunacak.

Alayı sendikalı olmak zorunda olan meslek gurubu. Polisin geç saatte açık diye tekme tokat kapattığı kişisel marketler yerine bu tip iş yerleri sopalarla kapattırılmalı. Her gün tam 18:00'de... Keyfen değil cebren!

keşke iş bulsam da bu sorunlar olsa diyebiliyorum sadece, bu kadar da demoralize edilmez insan ühü

Tatil

ben de 2-3 yıl sonra aynı bölümden mezun olucam. bi ajans kurup beni beklemeye başlayabilirsin, işim hazır olsun.

hangi şehirdesin, nerden mezun oldun?

bi' büyük votka al, iç. ordan başla bence, en güzeli öyle. bi' de ilerde de baktın herşey üstüne üstüne geliyo'


en başa dön.

erkeksen askere git. kadınsan kafa dinle biraz.

zengin koca bul.

kim kaybetmiş ben bulucam :(

bence otur aşk-ı memnu dvdleri bul ve seyret. çok güzel bitti valla.

öf aşkı memnu yerine asmalı konak dvdsi bulsam

"şimdi (olayı/durumu) çözeceğimizden çok eminiz değil mi? diyor bence. oradaki "as hell" fiili güçlendirmek için kullanılmış bir deyim. cehennemi falan karıştırma yani, aman.

hell kelimesi orda deyim olarak kullanılmış.

sure as hell şeklinde geçiyor her yerde.

"artık (onu) öğreneceğimize kesinlikle eminiz değil mi?" diyebiliriz.

selam. bence hata olmaz. ben de ingilizce'den girdim ama ispanyolca düşünüyorum.
bu arada sadece dil puanını nasıl hesapladın. puan hesaplama konusunda çok kötüyüm de. yani kaç net yaptın kaç yanlış yaptın ve nasıl buldun bu sonucu?

son sorunla ilgili:

ben girdiğim sene (2000) yalnızca ingilizce, fransızca ve almanca ile ilgili dil bölümleri için o dilin sınavına girmen gerekiyordu. üç dilin sınavı vardı yani. diğer dillerin bölümüne (italyanca, rusça, ispanyolca vs.) girmen için ingilizce sınavına giriyordun.

@ crystalsoul: şu adresten kendininkini de hesaplayabilirsin: www3.ugur.tv
Sadece dil puanını hesaplamak dediğin olay zaten doğal olan. Yani Lys'de girdiğin diğer sınavlar, lys-5 puanını etkilemiyor. Dil puanını oluşturan, lys-5 ve ygs'deki puanlarının belli bir dağılımdaki oranı.
Dil1: türkçe %15, temel matematik %6, sosyal %9, fen %5 ve yabancı dil %65
Dil2: türkçe %25, t. mat. %7, sos. %13, fen %5 ve y. dil %50
Dil3: türkçe %48, t. mat. %7, sos. %20, fen %5 ve y. dil %20

@ sir gawain: Hala öyle sayılır ama mesela Anadolu Üniversitesinde İngilizce dil puanıyla Fransızca da tercih edilebiliyormuş. Ben bunun gibi örnekleri merak ediyorum ve tabi bölümlerle ilgili yorumları.

eloisa to abelard olur mu acaba? populer kulturun kopegiyim oradan biliyorum. bir de biraz hardcore bu sanki, sozluk gerektirir gibime geldi.

annabel lee bunu bilmeyene ingilterede kız vermezlermiş.eggar allan poe

romantikten kasıt ingiliz romantik yazarlara ait şiirler mi?

bence romantiklerden bahsetmiyor.
sana e.e. cummings gider. şu hiç kimsenin yağmurun bile böyle küçük elleri yoktur'un orijinali olan. www.k-b-c.com

Vira bismillah, şansımı deneyem bi. "Behrouz panahi-to miaii" demek istiyorum.

fizy.com

Not: Eğer bu linkte cacık çıkarsa fizy bittin sen.

Edit: Benim için fizy bitmiştir, daha da gelmem.

outro lex

edit : divxklip.org

kesin outro lex'tir.

maalesef bunlar değil.

hadi ya, nasıl değil? üstteki divxklip linkinde 1:55'ten sonrasını dinledin mi?

hmm evet, buymuş. Sabırsız davranmışım, teşekkürler sir gawain ve 9uncu nesilim ama para bende. : )

ezelin evinin tarlabaşından inerken sağ tarafta olduğundan eminim ama geçen gün gazetede balat mı fatih mi ne diyolardı...

Ezel'in evi Tarlabaşındaki İstanbul Sanat Merkezi'ymiş, ama hala Dayı'nın hanını aramaktayım :)

dayının hanı eminönü taraflarında olsa gerek, tahtakale civarı diye tahmin ediyorum...

han eminönü-sultanhamam taraflarında. ama nerde bilmiorum ben de tam olarak. ezel'in evi de tarlabaşı bulvarında cadde üzerine yıllardır duran boş bir bina vardı, o sanırım. taksime çıkarken solda, kargocuların karşısında.

yanılmıyorsam "çemberimde gül oya" dizisinin son bölümlerinde de kullanılmıştı. sultan'ın ibrahimi ve kendini vurduğu sahne, ve ibrahimin mafya olduktan sonra kaldığı yer.

Han cevabi da benden gelsin. Ezeldeki Tashan laleli tarafinda. Hatta laleli camisine oldukca yakin. O civarda kime sorsan gosterirler.

Orası Binbir Gece'nin çekildiği yermiş. Başka önerisi olan var mı?

Gittim araştırdım gezdim buldum arkadaşlar,
Ezel'in evi: Taksim meydanından aşağı sarı dolmuşların olduğu yere doğru ilerleyin kargocular fln var, karşılaştığınız ilk ışıklardan tarlabaşı tarafına karşıya geçin hemen önüzdeki sokağa girin, ilk sağa sapın 1-2 bina geçince hemen bitiğindeki koskoca eski bina ezelin evi olarak çekilen alandır.

Ramiz Dayı'nın Hanı: Eminönü Mısır çarşısının arkasından yukarıya doğru tahtakaleye çıkın hani iş bankası telekom un fln olduğu yere doğru gelirken 4 yol ağzı gibidir ya orası işte oradan yukarıya doğru devam edin fincan sokağı göreceksinizdir oraya kadar dümdüz yukarıya doğru ilerleyin sonrasında yol bitecek sola ve sağa ayrılacak, siz sağa dönün yukarı doğru ilerlemeye devam edin, etrafınızda eşarpçılar fln olacaktır.İlerlerken hemen solunuzda "Büyük Yeni Han" diye bir han girişi göreceksiniz, dalın hemen içeri. İçindeki esnaf çok sıcak kanlı mutlaka gidin gezin görün.

Yardımlarınız için teşekkürler

www.teknofiyat.com
www.akakce.com

sinbo adlı markanın her ürünü uygun oluyor tavsiye ederim

sinbo iyidir, king de iyidir. arzum'a tefal'e para verme boş yere.

sinbo veya king al daha pahalıya alacağın ürünlerden bir farkı yoktur zaten kettle dediğinde plastik kab içinde bir rezistans'dan ibaret.

sinbo ve king olabilir ama ne marka alırsan al gizli rezistans al.

sinbo ve king gayet dandik bence, herhalde 5 tane sinbo kettle eskitmisimdir. uyduruk bir sey alip 5-6 ayda bir degistirmektense kaliteli bir sey alip yillarca kullanmak daha mantikli geliyor artik.
mediamarkt'ta 60 liraya gizli rezistansli kettle gordum gecenlerde, oraya bakabilirsin.

bugün limango'da mehtap marka kettle 50'den 29a düşmüş e hem de internetten satış.

Ayrıca sinbonun hiç bi ürününde sorun yaşamadım şimdiye kadar.

"i know that you don't recruit personnel from turkey but..."
"due to a wet lease agreement between my company and xxx airlines, i have worked for xxx airlines for 4 years."

emin olmadığım için uçmayı çalışmak olarak çevirdim.

yerinde olsam "turkiye'den alim yapmadiginizi biliyorum ancak" gibi bir sey yazmazdim acikcasi..negatif bir sey yazmanin pek faydasi olmaz bu tur seylerde. baska turlu ifade edebilsen bence daha iyi olur, sadece bir tavsiye.

@2pac;
alım yapmama kararı aldılar,bu yüzden aslında ifadeyi kullanmayı tercih ettim..yani diğer türlü ilgisiz habersizmişim gibi olmazmıydı acaba?tavsiyeniz için teşekkür ederim, henüz yollamadım başvurumu,kararsız kaldım şimdi..

sana kalmis tabi de ben genel olarak bir cok kariyer servisinin bu sekilde tavsiye verdigini bildigim icin soyledim, bunu bir zayiflik/negatiflik gibi yazmamak gerekli.

sizin yaklastiginiz mantikla, o sekilde yazarsaniz eger o zaman adam bundan haberdar da hala niye basvuru yolluyor da diye de dusunebilir sonucta degil mi? bahsedilebilir ama belki farkli bir sekilde yazabilirsiniz diye soyledim, sonucta cokta onemi olmayabilir onlar icin kimbilir.

bir de boyle bir alim yapmama karari nasil aliyorlar anlamadim, ayrimcilik diye bir sozcukten haberi yok mu bu arkadaslarin? neyse kolay gelsin yine de size bol sans..

soğuk çorba, zeytinyağlı taze fasulye, ızgara tavuk/kanat, salata, bol domates soslu makarna, cacık, erik-kiraz-şeftali. malzemeleri hazır etmesi hariç iki saatte hazır olur.

veya köfte, patates-patlıcan-biber kızartması, salata, yoğurt, meyveler... ama bu sıcakta da kızartma yapmak zorlar biraz.

yayla çorbası
zeytinyağlı barbunya
fırında mantarlı tavuk
mevsim salatası
kavun-karpuz

duraksamadan yazdım vahiy inmişcesine. acıkmışım demek ki.

tavuk alıyosun, göğüs kısmından hani löp et. jülyen kesiyosun onları - ney jülyen mi!!!!!!- ehm neyse sonra büyük bi kaba az sıvıyağ, kekik, pul biber, karabiber ve hangi baharatı seviyosan az az koyuyosun ve etleri marine ediyosun - ney marine mi!!!!!! terbiye o terbiye -
sora tavuk parçalarını tost makinesine dizip güzelce kızartıyosun

yağlı falan değil merak etme ama sıvıyağı az koy

sora yanına salata yap
domates maydonoz salatalık biber
bunları ne kadar küçük doğrayabilirsen doğra ama baya küçük yani
balzamik sos, kekik, zeytinyağını kasede karıştır üstüne dök bunların. domatesler falan sulu olursa daha da iyi olur
salata baya sulu olursa tadını alırsınız güzel olur dehşet olur , içine az da olsa su ve buz bile katabilirsin.

ve vurucu darbe; kekik zeytinyağı pul biberli cacık
mmmmmmm mis miiiisss
aklını alcaksın misafirlerin

ama baharatları - özellikle pul biberi - az kullan.

hadi iyisin gene


haaa
bi de meyve tabağı yap en son.
negzel hafif ve dehşet bi menü.

nefis şeyler söylemişsiniz =)) seçemiyorum; bir karma bile yapabilirim. Tatlı için de değişik alternatifler vardır sizde eminim =) şöyle krem karamel iyi gider sonrasında diye düşündüm şahsen. yemeteyizi böyle zamanlar için izlemek gerekmiş aslında :p

bisküviden çakma pasta yapabilirsiniz, hem hafif hem de güzel oluyor.

bir kakaolu bir normal bisküviyi kakaolu pudinge batırıp uygun bir kaba dizin. kalan pudingi de üzerine ve yanlarına yedirin.

meyve parçaları ile süsleyin. hindistancevizinden daha ferah oluyor meyveler.

buzdolabında bi saat bekletin.

afiyet olsun.

alkolsüz bir yemek düşünüyorsan soğuk bir çorba bence de iyi olur buğdaylı yoğurt çorbası veya yoğurt çorbası diye ararsan nette bulabilirsin. sonrasında tavuk alternatifi olarak balık düşünebilirsin yapmayı bildiğin bir balık bol salatayla eğlenceli güzel bir yemek olur veya etrafında illaki pişirip getiren bir balıkçı vardır salatayı kendin yapman şartıyla balık söylebilirsin. balık olacaksa bence güzel bir mercimek çorbası ile başlamak iyidir.

alkol olacaksa yine balık içki de rakı olmak kaydıyla, ağırlıklı olarak otlardan oluşan 4-5 tane meze hazırlayabilir veya en kolayı alabilirsin bence kolay ve hafif şunlar olabilir yoğurtlu semiz otu, erzincan piyazı, ezme, zeytinyağlı dolma ayrıca midye dolma ve barbunya iyice coşturur masayı.

tatlı illaki olacaksa dondurmalı bir sütlü tatlı veya rakı olacaksa kavun peynir ile sonlandırırsın.

türk kahvesi ve nane likörünü unutma.

contacted yerine contracted olabilir mi ? ve closed yerine çekimser müşteri diyebilirsin.

contracted yerine anlaşmalı müşteri

open yerine iyimer müşteri.

Baktım tekrar ama contacted olarak geçiyor. Firma araba firması, bu da CRM tarzı bir software içinde geçen terimler.

serbest ve özel?

contacted'a temas halindeki müşteri diyebilirsin.

open customer: sadık müşteri ya da düzenli müşteri

closed customer: aday müşteri ya da potansiyel müşteri. tabi daha önce firmadan ürün satın aldığına dair bir ibare varsa bu çeviri patlar.

tamamen kendi fikirlerim. yanlış olabilir.

open iletisime devam edilen; closed da eski müşteri ya da iletişime ara verilen olabılır...ama o zaman da open ve contacted aynı anlama gelmiş olur ve manasız olur..

bu durumda demek ki adamların ambargoladıkları müşteriler var ve onlara closed demişler.. yani closed ambargolu, bu durumda open serbest olur.. yani şu anda iletişimde değiller ama eğer müşteri isterse iletişime geçebilir...

Uğur abi'nin yazısı güzel oldu bu soruya.

Aslında ben de tam olarak ona benzer bir şey arıyordum, dün de işverene sordum tam olara open/closed tabiriniz nedir diye, ilgilenenler için buraya yapıştırayım:

"The open customers refer to customers that still need woking on, some action needs to be taken (call someone back, write an email, etc) The closed ones do not need any action anymore."

ulusoyda 5 kanal 2-3 film war. nilüferde baya kanal 25+ film var. aynen dediğiniz gibi koltuğun önünde ufak bir tv var kulaklıkla bütün akşam izliyebiliyorsunuz. ama ntv ve ntvspor yok ulusoyda en azından.

ntv yok diye biliyorum eger olsaydı izlerdiniz :) normal tv li koltuklarda internette yok.

kamil'de ntv yok. ama film seçeneği oldukça fazla. her türden 6-7 film var. dublajlı ama idare eder.

fight club :)

Banka soygunu filmleri işinizi görür.

örgütsel davranış hocamız "12 angry men" filmini önermişti ama hangi konuyla ilgiliydi unuttum.

izlemedim ama john depp'in bir filmi vardı. yeniydi yav. hatırlayamadım tam. o da banka soygunu felan içeriyordu.

twelve monkeys
equilibrium
the island
gattaca

www.imdb.com

şirinler

(ciddiyim)

madem şirinler girdi işin içine ben de sponge bob ve rocko's modern life diyorum o zaman :P hatta simpsons.

peacemaker

- Devrim arabaları -

Bir tanede türk filmi olsun aranan fikir açısından biraz saçma ama izlenesi

liderlik konusunda en iyi örneklerden biri star trek the next generation serisidir. etkili bir liderliğin nasıl yapılacağı konusunda saçma sapan kişisel gelişim kitapları yerine bu seride çok daha ufuk açıcı örnekleri bulabilirsiniz. bir öğretim üyesi olsaydım öğrencilerime bu seriyi mutlaka izlemelerini önerirdim.

bi de hayvan çiftliği geldi aklıma.
ohh ayrı ayrı cevap bi sürü tik. eheheh

pursuit of happyness, y ile evet.

1. problem 2.problemden kaynaklanıyor olabilir. Çünkü yapmadıkça tuvaleti, erteledikçe bir yerden sonra gelmemeye başlıyor ve karında rahatsızlık olarak kalıyor sadece(gerçi o da olmamış ama). Bunun 1 ay kadar yapılmadığını gördüm. 1 ay sonunda baya sancılı oluyor :P

Sabahları kahvaltıdan önce kuru kayısı + 1 büyük bardak su gibi yöntemlerle boşaltımı düzenlerse gelecektir bence. Ama o/bu sebeplerden yapmamaya devam ederse hayat zor maalesef.

terle atıyordur heh hoh

süper bir soru.
lakin, bu soruya cevap yok. aynı durumda olan başka tanıdıklar söz konusu. vücut yapısı falan diyeceğz buna artık. bağırsakların çalışma problemi, falan filan deniyor.

başka bir yerde tuvalete gidememek de psikolojik açıklaması işin. zaten tuvalete çıkma eylemi çok ender gerçekleşen bir olay olduğundan, bu durumu başka yerde yaşamak istememesi normal. normal insan dediğin bi gün yapmazsa zorlanır çünkü, bu problemi yaşayanlar için bir-iki günlük gecikme problem olmuyor. o yüzden rahatça eylemi gerçekleştirecekleri bi zamanı beklemeleri normal. yine de bi doktor, bu yabancı yerde tuvalete gidemeyip, eylemi geciktirme olayının vücudu alıştırdığını söylüyordu. yabancı yerdeyim diye tuvalete gitmeyip ertelediği zaman, vücut geç çıkmaya alışıyor gibin.

yine de bi doktordan falan yorum alırsak süper olacak tabi.

activya yesin; ise yariyor gercekten. bir de dogadan form cayi...ciddi saglik problemi yoksa kesin cozum...

asıl bu bahsettiklerin kabızlık (dışkılamama) tanımına uyuyor. google'da aratın. kabızlık ve dışkılamama üzerine açıklayıcı metinler var. bir okuyun bence. bir hastalık belirtisi yoksa yediklerine içtiklerine dikkat etsin. lifli besinler yesin. kayısı yesin. muz ve kola tüketmesin. laksatif etkili ve bağırsak yumuşatıcı ürünlerden alın (kadınsal yoğurtlar). bunun gibi şeyler..

hamurişi falan çok yerse sıçamaz. lifli şeyler yemesi lazım.

sizin yanınızda çekiniyor da olabilir. mesela otel odasında içerde siz varken yapmak istemiyor olabilir. bir de belki sizden gizli tuvalete girmiş olabilir yanlız bıraktığınız bir anda. ama bünye meselesi olur yani normaldir.
kahve içsin kiraz yesin sorunu kalmaz.

scrubs'da dr. elliot reid aynı durumdaydı. çözülebilir bir sorun ancak iki yönlü: fiziksel ve psikolojik.. mutlaka doktora görünmeli..

bir çay kaşığı zeytin yağı yesin, kahvede iyi gelir.
ben de eskiden birkaç günde bir sıçardım, güzel zamanlarmış şimdi günde bir kaç kere boğazda balık besliyorum.

abicim tehlikeli bisey bu, 1 hafta hic sicmiyorsa ciddi bir zehirlenme tehlikesi ortaya cikar. gidin bi doktora 1 haftadir sicmadim deyin ciddi sekilde telas yapar. bagirsak dugumlenmesi falan saniyorlar ilk. neyse tabi sizin derdiniz o degil, ama ilac milac verip sicirtmaya ugrasirlar kesinlikle. ustune dusulmesi gereken bi sorun bu, kesinlikle profesyonel yardim alin. daha da ciddilesirse hakikaten zehirlenebilir.

müsil koy kız arkadaşının yemeğine filan müsil koy biraz sonra bak bakalım evde birinin olmasını takıyormu :)) evet yap bunu.

1 hafta çok uzun bi' süre ve tehlikeli de. Doktora görünmekte fayda var ama reddederse;
kavun yiyip üstüne su içmesini öneriyorum. Soğuk bi' taşa falan da oturursa tamamdır. Bi' de sen evde olma bi' kaç gün. Rahat bırak kızı. Son kısım espri de kavun + su yapsın.

sinameki içir sen ona.

tamamen psikolojik. dışardaki tuvaletlerde kendini rahat hissetmemesi de öyle. psikolog desteği de almalı.

kuru kayisi, kuru erik, elma, portakal, sabah kalkar kalkmaz icilen caydanlikta ILITILMIS iki bardak su. Uzun yuruyusler.

Bunlar faydali olacaktir.

Sana alistikca, tuvalete gitme aliskanliklari da degisecektir.

Bu tur tatillerde, onun genel olarak tuvalete gitme saatlerinde, senin odayi terkedip disari cikman faydali olabilirdi.

Eline okuyacak bi sey alip tuvalete oturup beklemesi ve konsantre olmasi da onemli.

Senin veya baskasinin iceriden cikacak sesleri duymasindan korkuyosa, o tuvalete girince, siz de muzigi acabilir ve onun ses cikarma korkusunu ustunden atmasina yardimci olabilirsiniz.

Zamanla ve telkinle alisir.

Barsaklari mushile alistirmayin, mushil en son care.

kabızlık sadece dışkılama sırasında sorun yaşamak değil, dışkılama periyodunda uzunluk olarak da tabir edilebiir. arkadaşların yazdığı bitkisel çözümlere katılıyorum ama eğer sorun organik bi nedense acile git. bi karın röntgeni çektirt. bi obstrüksiyon tıkanma olabilir. ama sanırım kız arakadaşında huzursuz (irritabl) barsak sendromu olabilir. ne yazık ki bu hastalar kronik kabızlıktan muzdariptir. duphalac osmolac gibi dışkı yumuşatıcı ve dışkılamayı tetikleyici ilaçları kullanabilirsin tabii ki doktor tavsiyesi ile.

fitil ile her yer tertemiz!

çok teknik bilgiler veremiyeceğim, ancak aynı problemin çok daha ağırını yaşamış biri olarak yardımcı olmaya çalışıcam. çok değil bir iki sene öncesine kadar, iki haftada veya üç haftada bir tuvalete çıkardım. ayda bir olduğu da olurdu tabi. ailem çok kaygılanırdı hep normal olarak, küçüklüğümden itibaren hep böyleydim çünkü. zehirlenicem diye, ya da bağırsaklarımdan ciddi sorunlar yaşıycam diye çok korkarlardı. duyuru sakinlerinin affına sığınarak söylüyorum öyle bir sıçardım ki afedersiniz anlattığım kişiler ciddi anlamda inanamıyolar. ben de normal bi insan olsam ben de inanamazdım gerçi sanırım. detaylara pek girmiycem. benim de hiç tuvaletim gelmezdi nerdeyse artık, ama daha küçük yaşlarda gelirdi de gitmezdim, böyle böyle arttı zaten. çok çeşitli sebepleri olabiliyor bunun özellikle psikolojik manada, ama çok uzatmak istemiyorum yardımcı olmak amaçlı bi cevap en nihayetinde.

büyük ihtimalle çevredekiler yapamasan da düzenli otur, ılık su iç kuru kayısı ye falan diyolardır, haklılardır da ama ben pek girişmedim o işlere. ha bu arada normal insan seviyesine inmese de artık gün aşırı, ya da en fazla üçüncü günde tuvalete çıkıyorum. bu sorundan kurtulmak için cidden psikolojiyi ona göre ayarlamak gerekiyor. bence kız arkadaşınız tuvalete girmeyi sıklaştırsın, biraz da ıkınması gerek çünkü bünye tembelliğe alıştığından tuvaletin varsa bile zor yapabiliyosun. tam yaparken yarım kalabiliyo kaslar çok sağlıklı çalışmadığından, iğrenç acılara sebebiyet verebiliyor:)

kız arkadaşınızın yedikleri nereye gidiyor bilmiyorum ama az önce de söylediğim gibi benimkiler anca kalemle bölünüp bikaç kova su dökmeyi gerektircek derecede birlikte el ele çıkıyorlardı bağırsaklarımdan:D ehem neyse. bu arada bunu yavaş yavaş da olsa azaltmanız çok önemli çünkü bağırsak hasarları çok tehlikeli ve eski sağlığını kazanması zor oluyor. kendim pek sorun yaşamadım(sanırım) ama hemen yakınımda kız arkadaşımın ablası var. çok kötü ameliyatlar geçirmiş kendisi ama yine de sağlığına kavuşamamış. neyse çok fazla uzattım zaten, sorularınız olursa cevaplayabilirim daha da uzatıp saçmalamak istemiyorum:) umarım bir an önce daha iyi bir duruma gelir kız arkadaşınız.

ne yazık ki bayanlar genelde bu problem var..
osmalak içsin..

biz kedi ve köpekler ile binlerce yıl önce anlaştık 15000 yıl köpek için sırf.
şehirlerde artan insan sayısına bağlı olarak fare, hamam böceği, kedi, köpek, kuş gibi hayvanların da sayısı artmış, tabi bu canlılar ölümsüz olmadığından kelli, ölüm sayısı da artmıştır. aynı insandaki gibi.
bu ister insan eliyle yapılmış olsun, ister tanrı eli ile.
ancak şu durum var ki
evropa'da hayvanlar daha iyi yaşıyor gibi görünüyor. pedigree köpekler bir sürü genetik araza sahip doğuyor, çünkü en evcilinden olsun, çocuk bacağını ısırsa bile yan gelip yatacak kadar sakin olsun vs istiyoruz. onlar da çok eziyet çekiyor insan elinden anlayacağın.
tr'de ise daha dayanıklı ve vahşi köpekler hala mevcut. bir felakette insan kalmaz ama bunlar yaşar. orta boy, bildiğin en adi cins sokak köpeği. bir kere bunlar o boya gelebilmişse bile bir çok seçilimden (hastalık, kaza, yetersiz beslenme vsvs) geçerek hayatta kalıyor ve en akıllısı en uyum gösterebileni kalıyor.
insan olmasa pedigree ler bir kaç gün içinde ölür. ve herşey yeniden normale döner biraz. :)

hayvanları yaşamları süresince mutlu etmenin yeterli olduğunu düşünüyorum. sayılarının artmasını engellemek için de maalesef kısırlaştırma, veya üremenin sayıya oranla engellenebilmesi.
elinle yaktığın ateşi götünle söndüremezsin.

mesela herkese çok komik geliyo di mi sifonu çekip bakan kedi videoları filan. halbuki çok acıklı.
o kediler "gerçek-canlı" su içmek istiyor. pet şişelerdeki sular böyle değildir. akvaryuma koy balıklar ölüyor. ne bir besin ne bişi. zamanında amasra'da bir dağ çeşmesinden su içtiydik. içindekilerin bilgileri yazıyordu "bilmemne hayratı" yerine. güzel bir su imiş meğer. son madde olarak da şu vardı: "uzvi maddeler"
hala dalga geçeriz karınca bacağı kurbağa gözü diye. oh florası faunası tam. :)

ve yine aynı kentte şunu da gördüm. soba küllerinin atıldığı çöp tenekelerinin geniş kapakları üzerinde sıcağın ve tabi pisliğin etrafına doluşmuş, gözleri konjuktvitten (mi nasıl yazılıyosa) ya var ya yok ya çok şişmiş ya çok sönmüş, tamamen amorf vaziyette kediler. şimdi bu hayat, hayat sayılır mı? bir kentin güzelliğini, iyiliğini hayvanlarına bakarak anlayabilirsin. etrafta hayvanlar için su, yiyecek bırakan, bunları gören, bilen, elinden geldiğini yapmaya çalışan insanlar görüyorsan çevrede bil ki iyi bi yerdesin.
mesela amerika'da ve çok yerde sokak hayvanı gibi yaşayan insanlara kimse dönüp bile bakmıyor. kediye köpeğe mi bakacak? onlar çok meşgul, çok işleri var, çok para kazanmaları lazım. ki kendilerine pedigree bir köpek alabilsinler. :)

açtırma kutuyu, söyletme kötüyü. :P
pedigree dogs exposed
secret life of the dog

kedi-köpek değil ama avrupa'nın bazı şehirlerinde güvercinleri zehirleyerek kökünü kazıdıklarını biliyorum. kedi-köpeklere aynılarını yapmamışlardır ama herhalde.

kediler köpekler şehirlerde var olsun. ama bir gözleri kör, açlıktan sefil vaziyette, vücudu yaralarla kaplı olmasınlar. daha evelsi gün üsküdar balık pazarında sokağa atılmış bir iran kedisi gördük. esnaf tüylerini kırpmış yaralarını görüp tedavi etmek için. hayvan acı çekiyordu, vücudu yara bere, yanık içerisindeydi. ve dediklerine göre daha 2 gün önce sokağa atılmıştı. tinercilerin hışmına uğramış. sadece 2 günde tanınmayacak hale gelmiş. en son "earthlings" belgeselini izledikten sonra benim insanlığa ümidim kalmadı zaten. hayvanseversen izlemeni tavsiye ederim. izle de belediyecilikten, medeniyetten, insanlıktan hepten tiksin. sorun türklerde ya da hollandadılarda değil, genel bir genetik sorun. kendimizden bile nefret ediyoruz biz, üç kiloluk bir kedi tabii ki umrumuzda değil. ne yazık ki böyleyiz. yapılacak tek şey bireysel olarak barınaklarda gönüllü çalışmak, çantanda mamayla gezerek aç olduğunu gördüğün sokak hayvanlarını doyurmak, evine sokaktan kedi-köpek alıp beslemek.. genel duruma etki etmeyen kişisel çabalar mümkün ancak. kendini daha rahat hisset diye.

sorduğun soruların hiçbirini yanıtlamadım galiba. benim de içim dolu. kusura bakma :)

insanların en sevdiği şey işin kolayına kaçmak. çantada mama taşımak kadar basit :) öldürmek kadar basit. ama kimse elini taşın altına koymuyo. kendi mahallemizdeki kedilere köpeklere bakıp beslesek zaten barınakta hayvan kalmaz. mesela..

70 lirayı harcadıktan hemen sonra mı ödeme yapmaya çalıştınız yoksa birkaç gün sonra mı? bazen kayıtlara birkaç gün sonra geçiyor çünkü.

19 lira mı iade etti 9 lira mı?

iki ihtimal var.

1- alışverişi hesap kesim tarihinden sonra yaptın. esas 70 liralık borcun bir sonraki ayın faturasına işlenecek. bu 10 lira kart bedeli olabilir. ekstrene bir bak.

2- alışverişi taksitle yaptın. bu 10 lira ilk taksidin oluyor.

dediğim gibi, ekstrene bak.

öncelikle belirtelim ykb de 10 liralık bir kart bedeli yok, alışverişiniz takside bölünmüş olabilir ya da siz atmden ödeme yaparken asgari tutarı seçmiş olabilirsiniz tamamını ödemek istiyorsanız atmden kk borç ödeme menüsüne girin ve "diğer tutar" ı seçin lütfen, böylelikle para üstü vermeyecektir;)

benim harcamam 11+60 şeklinde iki harcama. ikisi de hesap kesim tarihinden sonra yapıldı.

atm 19 küsur lira iade etti. fakat dönem borcu 71 lira. dönem borcu asgari ödemesi 10 lira gözüküyor.

diğer tutarı seçtim zaten ;)

ödeme yapmadan önce gelen ekranda yatıracağınız tutarı yazdığınız bir ekran geliyor.
oraya tutarı doğru girdiniz mi?
misal 80 lira yatıracaksanız 80 şeklinde değil de 80,00 şeklinde girmeniz gerekiyor.

20.00-19.30 = 0.70

bu hesaba göre siz 70 kuruş ödeme yapmışsınız. acep 70..00 TL yerine yanlışlıkla 70 kuruş yazmış olmayasınız?

hesap kesim tarihinden sonra harcama yapıldığı için öteki aya attı borcu. olay buymuş. sağolun.

google'a sevgili yazıp aratıyoruz..

sen doğal hayatını yaşarken buluyorsun. ararsan belanı buluyorsun. sosyalleşmen yeterli, yerin ve zamanın önemi yok.

(bkz: desti izdivaç)

babamların küçük kartvizitleri varmış, yolda belde görüp hoşlandıkları kızın dizine bırakıp kaçarlarmış, kız ordan evet i yırtarsa sevgili olurlarmış. dayımların zamanında telsiz çıkmış, brek brek sevgili arıyoruz diyerek sevgili aramışlar, amcamlar bir ara rastgele telefon çevirip sevgili bulmaya çalışmışlar, bizim akranlarımız mirc odalarında sevgili bulacağız diye perişan oldu, küçükler ise facebook'tan pokeliyerek sevgili bulma umudunda.

ama en önemlisi insanda baht olacak anasını avradını, bahtın olmazsa kız meslek lisesinde okuyup sevgili bulamazsın. (baht burda odunluk katyasında da kullanılabilir)

sahaflara falan bak bazen güzel şeyler çıkabiliyor.

hole in my soul diye bir şarkı vardır
aerosmith'in nine lives albümünden
o şarkının klibini bir seyret sana bir fikir verebilir

outlet'lere bak, orada da güzel şeyler olabiliyor.

80630 a üye ol..boy boy çeşit çeşit.

ben ihtiyac duydugum zamanlar evde kendim yapıyorum, istediğim gibi.

"dünden ve bugünden örnekler" nedir?
belgesel tadinda bir laf olmus

iste size dündeeen bugune o sevgililerrrrr
ayşeeeee
nazaaaaaan
melikeeee

sosyal çevreni gelistir, bol insanla tanis,
elektrik aldigin insanlarla (raiden mode:on) ortak yonlerinizi arastir,
bi yerlere davet et,
hoslandigini belli et. vs..

formülü de olmaz ki simdi bu isin.

yeter vurmayın adam öldü.

dostum bu işin yarısı sosyalleşmek yarısıda şans.hani ben giderim bir kursa atıyorum(amaç sosyalleşmek)kız bulamam,sen bulursun.şans...

şöyle cevaplayacağım güzel kardeşim.

öncelikle kendine güvenmelisin.
sonra açık olmalısın. her ne kadar belli yaşlarda kız-erkek arasındaki ilişkiler bir takım stratejiler hesabı güdülsede sen açık ol, uzun vadede kazanırsın.

bir hobi edinmeni, sosyal olmanı öneririm.
dans kursuna git orada kızlar erkeklerden daha fazla.hem kızın biriyle bir mekanda dans etmen gerektiğinde kolay etkilersin (dansçıysa kız rezil oluyorsun bikaç hareketle dans ettiğin için) bu bağlamda ne kadar çok öğrenir, o kadar çok iyi dansedersen kardır.
zirvelere git. ama bir kenarda elinde içkiyle bekle, kimseyle tanışma...
bir enstruman çal. inan seninle tanışmaya can atan bir çok karşı cins seni bulacaktır...
(kendimden biliyorum)

ayrıca sevgili dediğin şey, arandığında bulunmaz.
mantık olarak sen kendi kendine yeten, tekil yaşam sürdürdüğünde mutlu olabilen bir birey olduğunda bu mutluluğunu paylaşmak isteyecek karşı cinsler seni bulacaktır...

80630 +1234141243123

@rurouni
ben de evde kendim yapim diyorum ama hep sulu oluyo. insan vücudunun %70 su lafı yalan bence.

adam soru sormuş millet taşak peşinde. gören hepsinin sevgilisi var sanacak.

@modo25, işin can alıcı kısmı şu : çapına göre davranacaksın. Yakışıklı mısın, zengin misin, ağzın laf yapar mı ? Önce kendini bileceksin ondan sonra girişimde bulunacaksın. Yattığın yerden sevgili yapılmıyor.

Ayrıca milletin kalkıp burada yediğini içtiğini anlatmasını beklersen çok beklersin.

sırf duyuruyu takip edebilmek için cevap yazıyorum, affola.

halkın refahıyla falan ilgilenmeyi gerektirmese de, eski strateji oyunu deyince heroes of might and magic 3 diyorum. hatta abartıp, yapılmış en iyi oyun budur diyorum.

(bkz: medieval total war)

kesinlikle

medieval: total war

caesar 4

medieval'i araştırmaya başlayayım öyleyse :) 2.sini makine kaldırmıyor ne yazık ki :P

www.arcade.fi

online oynanıyor ama çok zevkli dene istersen çerez niyetine.

rome total war diyorum ben.

(bkz: the settlers)

Victoria
Hearts of Iron 2
bitiyor yalnız bunlar.

karışmış gibi olmayayım ama duyuru sahibi "harita üzerinde oynanan" strateji oyunu aradığını belirtirken caesar yazmanın, settlers yazmanın mantığı nedir anlamış değilim. oldu olacak aoe diyin de dağılalım hepimiz.

Aslen istediğin özelliklerin çok daha düşüğüne Stronghold'u çalıştırabilirsin.

(bkz: rise of nations)

çince, rusça, ispanyolca, türki dilleri, yeni yeni afrika dillerine de kaymak fena olmaz, gidişata bakılırsa. gerçi ingilizce o açığı kapatacaktır emmeeee...

rusça, arapça ve çince üçlüsü bence.

çince

oha kımse fransızca dememis.
fransızlar ıng konusmuyor malum.

yapilacak ise gore de degisir tabii ama rusca cok kullaniliyor. cince hic tavsiye etmem zorlugundan dolayi.. fransizca ve italyanca fazla zorlamayan diller diye biliyorum.

Mesleğinize, hatta mesleğinizdeki branşınıza göre değişir. Detay alsak?

şimdi şöyleki.. ımm.. ben madencilik sektöründe ihracat yapan bi firmadayım.. ama biçok alanda/sektörde işime yarayacak bir dil arıyorum, Türkiye'nin ülkeler bazında ithalat/ihracat rakamlarını mı incelesem acaba??

Mermer işi için İtalyanca önerebilirim.

tamamen kendi fikirlerimi, yazıyorum:

semt adının bir resmiyeti yoktur. yani genellikle adrese yazılmaz. muhitle eş anlamlıdır. ilçeden küçük, mahalleden büyüktür ama mahalleye oranla çok daha sık kullanılır. ama dediğim gibi resmi değildir. örnek vermek gerekirse üsküdar'da bağlarbaşı semti vardır. ama bağlarbaşı ne mahalle ne de ilçe adıdır. orada oturan insanlar vaktiyle o adı vermiş, halk tarafıundan benimsenmiş bir ad ama resmiyeti yok. ya da beyoğlu'ndaki galata gibi. galata da aynı şekilde sadece bir semt adı. bir devlet dairesinde galata'daki evinize ait işlem yapmak isteseniz galata demeniz hiçbir şey ifade etmez, mahalle adı vermeniz gerekir. aynı şekilde taksim de öyle..

mahalle ise resmi bir yerleşim birimidir. muhtarı olur. kendi yönetimi vardır. adreste yazar. ama çoğu yer mahalle adıyla değil semt adıyla bilinir.

referans veremem ama şudur:

mahalle, ilçeye bağlı olan ve her birinin muhtarlığı bulunan, o bölgenin resmi ismidir.
semtin resmi bir tarafı yoktur. o civara verilen isimdir. çoğunlukla mahalle adıdır. ama mahaklle adı bazen kullanılmaz. o civara, ciarın bir özelliğğinden dolayı isim takılmıştır. mahalle adı yerine o kullanılır, daha belirleyici olur.

ankara'dan örnek vereyim: sıhhiye. sıhhiye diye bir mahalle yoktur. muhtarlığı yoktur. sıhhiye denen bölgede eti mahallesi, korkutreis mahallesi, sağlık mahallesi diye mahalleler vardır. ama birine çıkıp "korkutreis mahallesi", "sağlık mahallesi" desen anlamaz. "sıhhiye" dersen anlar. "korkutreis mahallesi" mahalledir, muhtarlığı vardır. "sağlık" da öyle. "sıhhiye" semttir. bir resmiyeti yoktur. ikisi de aynı yerdir. niye sıhhiye'dir? orada sağlık bakanlığı, iki tane tıp fakültesi ve dört tane hastane vardır.

kolej. ankara'da bir semt adıdır. ted ankara koleji'nin eskiden olduğu yerdir. ama mahallenin adı fidanlık mahallesidir, muhtarlığı vardır. belki kimse duymamıştır bunu. kime sorsan bilmez. kolej'dir orası.

"siz hele bir basvurun da, aklimiza eserse biz size ulasiriz." ya da "su anda acik bir pozisyon bulunmuyor fakat basvurunuz kayitlarimizda saklanacak ve size uyan bir pozisyon acigi oldugunda degerlendirilecek" anlamlarina gelir.

genel başvuru demek. yani cv havuzlarına seni ekliyorlar ve cv bilgilerine göre açık pozisyon olduğunda sana ulaşıyorlar. belki 10 gün, belki 5 yıl sonra..

ilk açıldığında bir heves takip ediyordum ama şimdi haftada bir ancak aklıma gelirse.

anketleri kategorilere ayırmadan daha sık gireceğimi zannetmiyorum...